zipirinsan. Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS
Post Icon

Kedi ve Köpeklerde Çiğ Beslenme

insanlardaki raw foodism akımının hayvanlar patisi. birkaç arkadaşımın kedileri ile ilgili deneyimlerini dinledikten sonra ben de kedilerimi bu tip beslemeye geçireceğim. www.rawfed.com adresinden daha fazla bilgi alabilirsiniz yine de bu siteden ana fikri anlatan bir yazı:

"kedi ve köpeklerde çiğ beslenme

neden çiğ beslenme?

neden kedimizin/köpeğimizin cinsine/doğasına uygun bir beslenme uygulamalıyız?

doğal beslenme, etobur kedi ve köpeklerimizin doğaları gereği yemesi gereken beslenme şeklidir. insan yapımı hiçbir yiyecek taze ve doğal yiyeceğin yerini tutamaz.

çiğ beslenmeye geçen hayvanlarda, en önemli ve gözle görülür iyileşme diş sağlıdır. çiğ ve etli kemikleri kemirmek, diş sağlığı ve temizliği konusunda her türlü fırçalama ya da iple temizlemeden daha etkilidir. kuru mama ile beslenen hayvanların çoğunda görülen diş eti hastalıkları/sorunları uzun vadede kalp, böbrek ve karaciğer hastalıklarına yol açar; ayrıca hayvanlar için son derece ağrılı ve acılı olan diş eti çekilmeleri ve diş kökünde oluşan apseler de kuru mama diyetinin en tipik hastalıklarıdır. araştırmalar kuru mama ile beslenen hayvanların % 80’inin 2 yaşına geldiklerinde diş ve diş eti hastalıkları olduğunu gösteriyor. ağız kokusu da kuru mama ile beslenen milyonlarca hayvanın acı çekmesine ve sonrasında ölmesine sebep olan bu ölümcül hastalığın en açık semptomlarından biri.

çiğ diyet ile beslenen hayvanların en tipik özelliği parlak dişleri ve sağlıklı ağızları olmasıdır. bu nedenle kalp, ciğer ve böbrek hastalıklarına yakalanma riskleri çok düşüktür.

çiğ beslenmeye geçen hayvan sahipleri genelde hayvanlarının tüylerindeki değişiklik karşısında şaşırırlar. çiğ beslenen hayvanlar daha az yıkanma ihtiyacı duyar, daha güzel kokar ve tüyleri daha yumuşak, daha sıktır. kuru mama ile beslenirken ciddi deri problemi yaşayan hayvanların çiğ beslenme ile tüyleri yeniden çıkar ve önceden kronik bir şekilde görülen kızarıklık ve enfeksiyonlardan kurtulurlar.

uysal davranış ve hareketler çiğ beslenmeye geçmek için bir başka nedenir. doğalarına uygun olmayan beslenme köpeklerde hiperaktivite, odaklanma zorlukları ve diğer davranış ve eğitim problemlerine yol açabilir. çiğ beslenmeye geçen köpekler, kuru mamayla beslendikleri zamana göre daha enerjik ve güçlü olmalarına rağmen daha sakin ve kolay eğitilebilirlerdir.

çiğ beslenmeyle ilgili “şehir efsaneleri” ve gerçekler

köpekler etotoburdur (yani hem et hem ot yerler).
bu tamamen yanlıştır. köpekler etoburdur, etotobur değillerdir. köpekler son derece kolay uyum sağlarlar ancak bitkisel bir diyetle hayat kalabilmeleri, bu diyetin onlar için en ideal ve sağlıklı beslenme biçimi olduğu anlamına gelmez.

1.) dişler
köpeğinizin (ya da kedinizin) ağzına bakın. gördüğünüz o büyük (ya da sivri) dişler yakalamak, parçalamak, koparmak, lime lime etmek ve eti bölmek üzere tasarlanmıştır (feldhamer, g.a. 1999. mammology: adaptation, diversity, and ecology. mcgraw-hill. pg 258.). etoburlar, bitkisel besinleri parçalayıp ezecek yassı dişlere sahip değillerdir. azı dişleri sivri ve (dişlerinin geri kalanı gibi) bıçak gibi keskindir ve et, kemik ve deriyi parçalayıp yiyebilecekleri şekilde tasarlanmıştır. ayrıca etobur olarak beslenebilmeleri için alt ve üst çenede küçük azı dişleri de vardır.

köpeklerin ve birçok etoburun büyük ve yassı azı dişleri yoktur. neden? çünkü bitkisel yiyeceklere ihtiyaçları yoktur. hayvanların dişleri yiyeceklerine, yemeleri gereken besine göredir. bu durumda mantıklı biri sorabilir: eğer köpek (ya da kedi) bir etobursa, neden onları püre haline getirilmiş, bitkisel yiyeceklerle besliyoruz?

2.) kas ve fiziksel dış görünüm
köpekler (ve kediler) güçlü çene ve boyun kaslarına sahiptir; böylece avlarını yakaladıklarında aşağıda (yerde) tutabilir, et, kemik ve derileri çiğneyebilirler. çeneleri genişçe açılır ve bu sayede büyük et ve kemik parçalarını tek seferde ağızlarına alabilirler. kafatasları ağırdır ve bu ağırlık sayesinde, avları kaçmaya çalışırken alt çeneleri ile onu yerde tutabilirler. bu kafa yapısı yalnızca aşağı-yukarı bir harekete izin verir; ancak otobur ve etotoburlar kafalarını yer yönde hareket ettirebilir ve böylece ağızlarındaki yiyeceği döndürüp ezebilirler (feldhamer, g.a. 1999.mammology: adaptation, diversity, and ecology. mcgraw-hill. pgs 258-259.).

bu yukarıda saydıklarımız şunu açıkça ortaya koyuyor ki kediler de köpekler de etobur canlılardır ve vücutları da buna uygundur. avlanır ve avlarını yerler. ancak insanlar bu “vücut yapısı” ile hayli oynamıştır (birçok farklı tür yaratılmıştır) fakat yine de köpeklerin (ve kedilerin) doğaları ve fiziksel yapıları gereği etobur oldukları gerçeği değişmeden sabit kalmıştır.

3.) iç yapı (organlar) ve fizyoloji
köpekler ve kediler bir etoburun iç yapısı ve fizyolojisine sahiptir (feldhamer, g.a. 1999. mammology: adaptation, diversity, and ecology. mcgraw-hill. pg 260). mideleri büyük miktarlarda et, kemik, organ ve deri tutabilecek yapıda esnektir. (feldhamer, g.a. 1999.mammology: adaptation, diversity, and ecology. mcgraw-hill. pg 260). önbarsakları oldukça kısadır ve kesesi bulunmayan kalınbarsakları da yine kısa ve düzdür. bu, yiyeceğin kısa zamanda sistemden geçmesi demektir. ancak sebze ve bitkisel yiyeceklerin fermente olabilmesi için bir süre vücutta kalması gerekir. bunun için de uzun, kesecikli bir kalınbarsak, daha büyük ve uzun incebarsak ve tabii ki bir körbarsak gerekir. köpeklerde bunların hiçbiri yoktur. onların etobur hayvanlarda bulunan kısa önbarsakları ve arkabarsakları (yemek borusunun arka kısmı) vardır. bu fizyolojik yapı, bitkisel yiyeceklerin neden “girdikleri gibi çıktıkları”nı da açıklar: etobur hayvanların vücutlarında, bitkisel yiyeceklerin fermente olacak vakitleri yoktur. insanlar (veterinerler) bunu bildiklerinden, kedi ve köpeğinizin yiyebilmesi için sebze ve tahılların “işlenmesi” gerektiğini söylerler. bu “işlem” yapılsa bile, etoburlar için sebze ve tahılın ne kadar gerekliği olduğu tartışılır.

köpeklerin tükürüklerinde karbonhidrat ve nişastayı parçalayacak enzimler yoktur (örn. amilaz, etotobur ve otoburlarda bununlan bir enzimdir), vücutları bunları üretmez. durum bu olunca, pankreas bitkisel yiyeceklerde bulunan nişasta, selüloz ve karbonhidratla baş edebilmek için amilaz üretmek zorunda kalır. köpeğin vücudu bitkisel yiyecekleri hazmetmek için daha çok çalışmalıdır. normal ve bir etobur olarak beslenirse, vücudu sadece protein ve yağları hazmetmesi için gerekli olan enzimleri üretmekle uğraşacaktır.

ayrıca köpeklerde selüloz ve nişastayı onlar için parçalayan “dost bakteriler” de yoktur. dolayısıyla bitkisel yiyeceklerde bulunan maddeler (işlenmiş yiyeceklerdekiler de dahil) köpekler için “ulaşılmaz”dır. tam da bu sebepten kuru mama üreticileri mamaların içine yüksek oranlarda sentetik vitamin ve mineraller eklemek zorundadır (“pişirme” işleminin vitamin ve mineralleri öldürmesi de bu “ekleme” işleminin bir diğer sebebidir).

kısaca köpek bir etotobur mu? diş yapısı, iç ve dış fizyolojisine bakılırsa, hayır. köpek bir etobur.
köpekler evcilleştikleri için artik pişmiş yiyecekler yiyebilirler.
yanlış! evet, köpekler binlerce yıl önce kurtlardan evrimleştiler ve insanlar tarafından “istenilen” ırk ve türlerde üretildiler ancak asla pişmiş bir beslenmeye geçmediler. bunun en açık örneği, veteriner kliniklerinde diş hastalıkları, deri sorunları, kanser, organların iflası, diabet, obezite vs nedeniyle sıra bekleyen hayvanlardır. tüm bu hastalıkların beslenmeyle direkt ilişkisi vardır.

kuru mama (ki pişirilmiş ve binlerce işlemden geçmiştir) ancak son 100 yüzyılda piyasada olan bir üründür. evrim dediğimiz süreç ise bundan çok daha eskidir.

peki kediler ve köpekler 100 yıl önce, bu kuru mamalar çıkmadan önce ne yiyordu? çoğu zaman önlerine pişmiş hiçbir şey konmazdı. yiyecek kıymetli bir şeydi ve çoğu insan yiyeceğini bir “köpek”e vermeyecek kadar değerli bulurdu (unutmayın, köpekler her zaman bugünkü kadar itibar görmediler). bunun yerine “artıklar”ı yediler; insanların yemedikleri artıklar ile bazen de sofrada yenmemiş, tabaklarda kalan yiyecekler. ancak çoğu zaman köpekler kendi yiyeceklerini (avlarını) kendileri bulmak zorundaydı. kısacası, 1950’lere kadar, köpekler oldukları gibi yani etoburlar olarak kabul edildiler.
çiğ beslenme dengeli değildir.
doğru, içinde sadece et olan hiçbir beslenme dengeli değildir. köpeğinize sadece et vererek onun sağlıklı olmasını bekleyemezsiniz. köpeğinizin gerekli besini alabilmek için et kadar kemik ve organlara da ihtiyacı vardır. eğer köpeğinize “bütün hayvan” yani et, kemik, deri, organlar, yağ veriyorsanız, beslenmesi dengeli demektir. çiğ beslenme, bir köpeğin ihtiyacı olan tüm yağ, protein, vitamin, mineral ve enzimleri ihtiyacı olan oranda sağlar.

ayrıca köpekler her öğün ve her gün “dengeli” beslenmek zorunda değildir. bu, kuru mama firmalarının uydurduğu bir “satış bahanesi”dir. kendinizi düşünün: her gün ve her öğün dengeli ve sağlıklı besleniyor musunuz? hayır. farklı farklı yiyecekleri farklı zamanlarda tüketiyorsunuz ve vücudunuz dengeyi kuruyor. bu, zaman içinde oturan bir düzendir. besinler vücutta toplanır ve eksiklik hissedildiği zaman, vücut bu eksikleri “depo”dan kullanır.

kısacası köpekler çiğ olarak beslendikleri sürece diyetleri “dengeli”dir. vücutlarında hiçbir işe yaramayan karbonhidrata ihtiyaçları yoktur. hayvanların vücutlarının glükoza ihtiyacı vardır ki bu da “glikoneojenez” yoluyla amini asitlerden elde edilir.
çiğ etteki bakteri köpeğe zarar verir.
çiğ etteki bakteri köpeğinize sadece ve ancak köpeğinizin bağışıklık sistemi zayıf ya da hastaysa zarar verir. çiğ beslenmenin pankreas ve böbrek hastalıklarına yol açtığı da iddia edilmektedir ancak gerçekte bu hastalıkların altında hep bir “gizli sebep” vardır, çiğ et sadece bu “gizli” sebebi ortaya çıkarır. kuru mama ile beslenen hayvanların bağışıklıkları zayıf olduğundan, çiğ beslenmeye geçildiğinde bu tür “saklı hastalıklar” ortaya çıkabilir. ancak yine de, köpekler bakterilerle savaşma konusunda son derece başarılıdır. tükürükleri antibakteriyeldir; zararlı bakteriler tükürüklerinde parçalanır ve yok edilir. kısa olan sindirim yolları sayesinde yiyecek ve bakteriler kısa zamanda dışarı atılır ki bu şekilde bakterinin yerleşip üreyecek zamanı olmaz. inanılmaz derecede asitli bir bölge olan mideleri de bakterilerin oluşmasını önleyecek yapıdadır.

kuru mama ile beslenen köpeklerde genelde salmonella vb bakteriler vardır. ayrıca bu hayvanların çoğu aşılar nedeniyle ortaya çıkan sorunlar yaşamaktadır. kuru mamalar çok ciddi bakteri ve küf yataklarıdır. çözüm? basit: ellerinizi yıkayın. köpeklerin bakterilerle baş etme yeteneği, bizlerden çok daha üstündür.

barsakların sıcak ve nemli ortamı kuru mamanın getirdiği bakterilerin yerleşmesi ve üremesi için ideal ortamdır. hazmedilmeyen nişasta da bakteri için en lezzetli ve besleyici besindir. bu nedenle kuru mama ile beslenen hayvanların çoğunda incebarsak bakteri oluşumu vardır. etli çiğ kemikler bakterilere karşı hiç misafirperver değildir ve kolay hazmedildiklerinden bakterilerin yiyebileceği hiçbir “atıkları” yoktur (karbonhidrat, nişasta ya da şeker yoktur).
kısacası unutmayın: bakteriler hayvanların vücuduna sokan ve orada yerleşip üremelerine olanak veren şey kuru mamadır... çiğ et beslenmesinde, sindirim süreci ve hayvanın fizyolojisi itibariyle buna imkan yoktur.
çiğ et yerse köpeğimde parazit olur.
olabilir. ancak köpeğinizin yiyeceği çiğ et ve kemikleri kendinizin de yiyecek alabileceğiniz güvenilir ve temiz bir kasap/marketten alıyorsanız, parazit için endişelenmenize gerek yok demektir. ayrıca eğer köpeğiniz sağlıklıysa, bağışıklık sistemi düzgün ve iyi çalışıyorsa, zaten parazitler ne olduklarını anlamadan köpeğin bünyesi tarafından yok edilirler. parazitler sağlıklı hayvanlardan nefret ederler, orada barınamazlar.

eti (kemikleri) ortalama 24 saat dondurmak birçok paraziti en baştan öldürür. dondurduğunuz et çözülüp oda sıcaklığına gelince, köpeğinizi besleyebilirsiniz.

parazit hikayelerine inanıp köpeğinizin etini/kemiğini pişirmeyin. pişmiş yiyecekler köpekler için ciddi sindirim sorunları ve beslenme bozuklukları doğurabilir.
çiğ et verirsem köpeğim saldirgan olur.
bu çok saçma... bir hayvanı doğası gereği, ona en uygun ve sağlıklı bir şekilde beslemek onu saldırgan yapmaz. köpekler doğaları gereği avcıdır, kaçanı –hareket edeni- kovalar (öldürmese bile kovalar).

ilginç bir gözlem: çoban köpekleri güttükleri hayvanların kemikleri ve artık etleri ile beslenseler de sürülere saldırmaz, koyunları yemezler... yanlış mı?

köpek doğası gereği avcıdır, avlanır ve avını çiğ olarak yer. ancak karnı tok ve mutlu bir köpek, avlanmaz. neden avlansın ki? çiğ etle beslenen köpeklerin saldırgan olacağı düşüncesi kuru mama satmak isteyen firmaların insanların akıllarını karıştırmak için uydurdukları bir “satış bahanesi”dir ve malesef buna kanan çoktur...

köpeğiniz sağa sola saldırıyor, ısırıyor, havlıyor vs ise, burada yemeği suçlamak yerine durup bir kendinize bakmanız ve köpeğinizle olan “ilişkinizi” gözden geçirmeniz gerekiyor demektir. çoğu zaman insanlar köpeklerine zaman ayırmadıkları ve onu sadece “çişe çıkarılacak bir şey” olarak gördükleri için hayvanlar yeterli ilgi görmez ve dolayısıyla “davranış” sorunları olur. sorun beslenmede değil, sahiptedir.
çiğ et/kemik kolay hazmedilemez.
eğer köpeğinizin beslenmesi sebze üzerineyse, evet, bu pek kolay hazmedilemez. bugüne kadar çiğ beslenme ile ilgili yazılan, araştırılan, söylenen her şey çiğ etin son derece kolay hazmedilebilir bir besin olduğunu kanıtlamaktadır.

kolay hazmın en büyük ve açık kanıtı köpeğin dışkısıdır. çiğ et ile beslenen köpeklerin dışkısı kuru mama ile beslenen köpeklerin dışkısının 1/3’ü kadardır. yenen yiyeceğin 2/3’ü hazmedilmiştir. çiğ et ve kemikler % 90-97 oranında hazmedilirken, kuru mamalar ancak % 40-70 hazmedilebilir.
çiğ et pahali ve vermesi zordur.
ne zamandan beri köpeğinizin sağlığını “pahalı” ile ölçüyorsunuz? kuru mama nedeniyle veterinere gittiğiniz ve yüzlerce lira ödediğiniz zaman daha mı hesaplı oluyor?

not: çiğ beslenmenin en temel besini olan çorbalık tavuk, en pahalı semt kasaplarında kilosu 1 tl’den satılmaktadır... kasaplar, önceden konuşursanız, satamayacakları büyük kuzu ve dana kemiklerini parasız verirler.
küçük irk köpekler çiğ beslenemez.
beslenir. köpeklerin türleri, cinsleri, cinsiyetleri, boyları vs onların köpek yani etobur oldukları gerçeğini değiştirmez. tek dikkat edilmesi gereken verilen çiğ besinin büyüklüğüdür, hayvanın yiyebileceği büyüklükte olması gerekir. bir rottweiler’a dana kemiğini parçalamadan verebilirsiniz ancak bir chihuahua için bunu parçalamak ya da daha küçük kemikler seçmek gerekebilir. ancak iki tür de her türlü çiğ et ve kemiği yiyebilir.

küçük ırk köpeklerin çiğ yemesi zorunludur. çünkü çeneleri dardır ve bu da yiyecek artıklarının (kuru mama artıkları) kalıp bakteri oluşturması ve üretmesi için ideal ortamı yaratır. çiğ et ve kemik yiyen bir köpek, kemireceğinden, dişlerinde artık kalmaz ve bakteri oluşumu riski ortadan kalkar. bakteri olmaması demek, köpeğin ağzının da kokmaması demektir. sağlıklı bir ağız, tüm genel sağlığın başlangıcıdır zira iç organları etkileyen birçok hastalık ağızda başlar.
köpeklerin karbonhidrata ihtiyaçlari vardir.
bakalım kediler ve köpekler ihtiyaçları olan glükozu çiğ beslenerek nasıl karşılıyorlar?

karbonhidrat çabuk ve kolay enerji sağlar. ancak karbonhidrat organların sağlığını korumaz; bu, glükozun işidir. glükoz da yağ ve proteinden sağlanır (glikoneojenez: amino asitler ve yağların glükoza dönüştürülmesi). eğer havyanın vücudunda yeterli glükoz yoksa, o zaman çeşitli sorunlar baş gösterir: bayılmalar, kalp sorunları vs. kısacası karbonhidrad gerekli değildir; glükoz gereklidir ve o da yağ ve proteinlerden sağlanabilir.

tüy dökülmesi ve tüylerin sağlıksız olması da gerekli yağ asitlerinin, vitamin ve minerallerin eksikliğini gösterir. karbonhidratla hiçbir alakası yoktur zira “gerekli karbonhidrat” diye bir şey yoktur. tüylerin çıkmasını ve derinin sağlığı proteine bağlıdır.
kediler
kediler de köpekler gibi etoburdur. ancak aralarında birtakım farklar vardır...

öncelikle kediler her zaman taze et yemelidir, bir önceki günün artık yiyeceğini yemezler. bu konuda inanılmaz seçici ve titizlerdir.

kediler her gün yemek zorundadır. bir kediyi 24 saatten fazla bir süre aç bırakmak doğru değildir. bu nedenle, kedinizi çiğ beslenmeye geçirirken zorluk yaşıyorsanız, tamamen geçene kadar et-mama karışımı uygulamanız gerekebilir. ancak bu süre olabildiğince kısa tutulmalı ve kedi çiğ beslenmeye geçtiği anda kuru mama atılmalı, ortadan kaldırılmalıdır (kuru mamaların içine konan kimyasallar bağımlılık yapabiliyor, yani “benim kedim öyle her şeyi yemez” derken aslında tam olarak bunu söylüyorsunuz).

kediler, köpeklerden farklı olarak, taurin üretemezler. bu da kedilerin yeterli taurini “hazmetmeleri” gerek demektir. iyi haber şu ki taurin tüm etlerde, özellikle dana/sığır kalbinde bulunur. kedinizi çiğ beslediğiniz sürece ihtiyacı olan tüm besin ve taurini yediği yiyecekten doğal olarak alacaktır. ancak etini ezip püre haline getirmeyin. taurin oksitlenir ve kedinin etten alması gereken taurin oranı düşer. bırakın kediniz kendisi çiğnesin, parçalasın, koparsın...
kedilere (etli) kemik vermek
kediler de köpekler gibi çiğ beslenebilir, her şeyi yiyebilirler; tek dikkat edilmesi gereken nokta parçaların büyüklüğü ile yiyeceğin her zaman taze ve oda sıcaklığında olmasıdır (buzdolabından çıkmış bir et kedinin o anda yemesi için çok soğuktur). kediler tavuk, bıldırcın, kuzu, dana, sığır, domuz, hindi, ördek, balık, keçi, geyik, tavşan, fare, yumurta ile iç organları yiyebilirler.

öneriler:
kedinizin etini/kemiğini ortalama 24 saat dondurun.
bir gün çıkarın ve çözün.
çözülüp oda sıcaklığına gelince, ezip püre haline getirmeden kedinize verin.
kemikleri asla mikrodalgada çözmeyin. mikrodalgada içleri ısınır (pişer) ancak dışları soğuk kalır...
miktar ve siklik
yavru kediler günde 2-3 kez beslenebilir. göğüs eti ve ince çorbalık tavuk kemikleri ile başlanıp kedi büyüdükçe menü de genişleyebilir. asla yemek seçmezler, tam bir çiğ beslenme canavarlarıdır.

yetişkin kedileri günde 1 kez beslemek yeterlidir. kediler ağırlıklarının ortalama % 2-3’ü oranında beslenmelidir ancak bu dengeyi kurmanın en iyi yolu kediniz gözlemektir. kilo alıyorsa, porsiyonlar küçültülebilir. zayıflıyorsa, daha çok besleyebilir ya da kilo alana kadar sabah-akşam yiyecek verebilirsiniz.

kaynak: www.rawfed.com"

(deliberte, 14.08.2011 02:08)

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS

0 yorum:

Yorum Gönder