zipirinsan. Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS
Post Icon

Pırtık Tırtık Kırtık

Pırtık'ı bilenleriniz biliyor. Bir kurtarma kedisi. Diyaframı yırtılmış, ölümlerden dönmüş, ameliyatlar olmuş ve hayatta kalmayı başarmış bir pisiciğimiz. Kıvanç Tatlıtüy'ümüz...

Bugün ağlıyordu, Şirin vardı, kız meselesi sandım, son dönem hep bahçede uyuyordu, ben de sıcaktan diyordum ki mutfaktan odaya girmemle Pırtık'ın kafasından akan dev irin kütlesini görmem bir oldu. Hemen kediyi kapıp bahçede oynayan çocuklara sordum. Elim ayağıma dolandı. Tam da Lali'min Hatıra Tüyleri diye bir kağıt havlu içinde kızımın tüylerini bulmuşum, annem yazmış ve saklamış. Panikledim ve koştura koştura veterinere gittim.

Klasik apseleri tanırım, cama gelip giden kedilerden çok tedavi ettiğim oldu ama bu farklıydı. Şöyle diyeyim, evde en az bir tas, veterinerde de en az bir o kadar irin çıktı.

Meğer zamanında birkaç yerden fena diş yemiş. Kafasını kazımak için bayıltmak zorunda kaldık, içini temizledik, ayılttık, eve geldik. Saldım önce, irin bulaşmış kafesini çamaşır suyu ile yıkadım. O da mama yedi azıcık. Sonra ben etrafı temizleyeyim de açık yara mikrop kapmasın derken bu temizlediğim yerlere yarasını kaşıyıp damlatarak tuvalete gitti. Ben bir yandan akan irinleri kulağından silmeye çalışıyorum çünkü epey fena durumu.





Dışarı kesinlikle çıkmaması lazım ama benim arka iki odamın da zemini sudan çürüdü ve havalandırmak zorundayım artı tadilat yapılacak oradaki eşyaları salona taşıyacağım vs vs... Her gün veterinere taşınacağız şimdi, antibiyotiğimizi olacağız, yaramıza bakılacak. Sorun şu ki ben bunca kargaşanın içinde onu nasıl kafeste tutacağım? Ve Pırtık iyileşmeden tadilat başlarsa ne halt edeceğim? Bir de vede benim yapmam gereken pansuman var, Rivanol sıkacağım delikten günde iki defa, ona hiç girmiyorum.




Pırtık'a çıkan ilk talip o kadar tırttı ki yavrum gözlerimin içine bakmıştı beni verme diye. Sonrasında da ne zaman sahiplendirme için yazacak olsam hissedip yanıma gelip gözümün içine bakıyordu. Hala sahiplendiremedim. Bir karne çıkardım. Ben o kadar kötüydüm ki bu son sene aşılarının hepsini yaptırdım mı ondan bile emin olamadım.

Bu saatten sonra talip çıkar mı bilemiyorum ama kısa süre için dahi olsa bakacak birileri olsa ne de güzel olur. Panik halim hala tam geçmedi. Zaten yavrum evde diğer iki kedimden dayak yiyor, mamasını suyunu kumunu sağlasam da ilgilenemiyorum, sevemiyorum diye üzülüyordum. Şimdi daha çok üzülüyorum. Benim için çok kritik bir dönem. Pırtık'ı çok seviyorum, geçici bir dönem bakacak birileri olsa ne iyi olur, kulağının kenarından patlayan yarası kaç gün damlar bilmiyorum, zaten kaç gün bilmemekle beraber her gün antibiyotiğe ve pansumana gideceğiz. Masrafını nasıl karşılayacağım da benim için ayrı bir problem şu ara.


Pırtıkseverler bir yol gösterir belki?

Ağlaması kesilmişti, yine başladı. :( Bakayım oğluşumuza.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Sizin insanlığınız...

Gelin size sizin insanlığınızı anlatayım biraz.

Onur yürüyüşüne gidiyorum, az bir vakit kalmış ve elimde bir sürü eşya var bir kısmı uzun plastik boru, giderken çöpe atacağım.

Evden çıkar çıkmaz yerde bir yavru kedi görüyorum, daha doğrusu bir ceset, bir gözü yok, bakmamaya çalışıyorum, bağırsakları az ötede, rüzgar var. Elim kolum dolu ama onu orada öylece bırakamam bırakanın yaptığı gibi.

Çöp poşetimde bir sıyrık açıyorum, ıslak mendil çıkarıyorum ve kediye bakmadan çöp poşetine sokmaya çalışıyorum. Siz ne yapıyorsunuz? Ben elimde kolumda onca eşya varken cenazeyi kaldırmaya çalışıyorum, sizin insanlığınız ise rüzgarın açtığı bacaklarımı izliyor ve ağzının suyu akıyor, kadınlı erkekli. Bu arada bacaklarım güzel değil, siz çirkinsiniz! Bacaklarım sizin çirkin ve iğrenç olduğunuz kadar asla güzel olamaz zaten!

Yardım talebi mi? Dalga mı geçiyorsunuz? Sonra bağırsakları almam gerek ama allah kahretsin ne biçim bir rüzgar var... bir türlü poşete sokamıyorum, elim ayağım titremeye başlıyor, bakmadan kaldırmaya çalışıyorum sizin insanlığınızın pisliğini... Elim kolum hala dolu çöpe doğru hızlı hızlı gidiyorum, ağladığımı söylememe gerek var mı?

En son çöp yolunda boruları atıyorum elimden çünkü poşeti toparlayamayacağım... Ağlayarak kedili poşeti atıp borularıma dönüyorum ve onları da atıyorum.

Onur yürüyüşüne giderken ve hatta ritm ekibinin arkasında olmama rağmen -en eğlenceli yerlerden biri- göz yaşlarımı tutamıyorum, sanırım en az bir saat sürekli ağlıyorum, göz yaşlarımı tutamıyorum, tutamıyorum, tutamıyorum.... Billur tuz gibi akıyorlar, akıyorlar, akıyorlar...

Bugün sabah Ümraniye'de iki göz toplam 12 metrekare mutfağı olmayan, suyu olmayan, tuvaleti dışarıda bahçeli bir evde yaşayan kadına barınağa ve belediyeye göndereceğim paketleri götürmesi için bir arkadaşıma veriyorum. Kadın temizlikçi, geliri yok çünkü artık yaşlı ve çalışamıyor, ve o gecekonduya her ay 350 lira ödüyor, suyu yok. O hali ile bahçede ikisi felçli 8 köpek ve yirmiye yakın kedi bakmaya çalışıyor. Kadının yiyecek ekmeği yok, yani var ama küflü. Yanına koyacağı bir peynri bir bir şeyi bile yok. Komşulardan aldığı su ile küflü ekmekten papara yapıp hayvanlara yedirmeye çalışıyor. Kadına konu komşu bakıyor ya da bakmaya çalışıyor. Ben kadının hikayesini duyduğum gün boyunca durmaksızın ağlıyorum, kıyafetler olur mu olmaz mı bilmeden en azından genel olabilecekleri de araya katıp giysi de göndermeye çalışıyorum, hayvanların altına sereceği örtü, annem ve babamın yastığı, felçli köpeklerin başının altına koyar, bebeklik yastıklarımdan biri... Arkadaşım dokuz koca paket mama ile götürecek ya da götürdü bunları. Tüm bu yüklemeleri yapmak için erken kalkıyorum ama kötüyüm, işlem bitince yatıyorum tekrar.

Rüyamda beni yemyeşil giydirmişler, hemşire muamelesi görüyorum bir hastanede, ben damar yolu nasıl açacağım, bilmediğim bir o var derken çalan telefona uyanıyorum. Sancım var, reglim.

Arkadaşım Digiturk'ün orada bir kediye araba çarptığını, kedinin durumunun çok kötü olduğunu, veteriner teknisyenin yıllık izinde olduğunu, kısacası gidip alabilecek kimse olmadığını söylüyor. Pijamalarla ve yataktayım. Tamam diyorum, ikinciye aradığında veterinerde olmama şaşırıyor, çünkü hayat memat meselesi ise elime ne geçtiyse giyip koşuyorum, serde kısa mesafe koşuculuğu da var.

Kediyi arıyorum güya ora ile ilgilenen görevli 'Çöpe atmışlar,' diyor, 'Ben çıkardım çimlerin üzerine...' Ağzıma ne gelirse bunu yapana söyleniyorum.

Hayvan can çekişiyor, yüzü gözü çok fena, ağzından kan gelmiş, ağzı açık gözünü açamıyor. Yine de dayan kuzum diyerek zarar vermeyeyim diye bu sefer sadece hızlı yürüyerek veterine gidiyorum. Kafa travması...

O an daha fazla acı çekmesin istiyorum ama arkadaşım gerekli her şeyin yapılmasını istiyor telefonda. Bazen gerekli işlemler yapılınca kendilerine gelebiliyorlarmış. Bu gelmeyecek, ben biliyorum ama deniyoruz. Transamine çıkarıyorlar, ağlamaya başlıyorum, annem geliyor aklıma, içimden umarım transamine kutusunu atmışımdır evdeki diye geçiriyorum.

Kediye yapılabilecek her şey yapılıyor ama kendine gelmek bir yana daha da can çekişiyor. Beni bilen bilir, yaşam ümidi varsa sonuna kadar giderim. Kediyi daha fazla acı çekmesin diye uyutuyoruz. Ben hem götürürken hem uyuttuğumuzda bunu yapan şerefsizin o küçücük yolda, hızlı gidilebilecek bir yol değil ama gidiyorlar, kaza yapmasını, ağzının burnunun yamulmasını, belasını bulmasını diliyorum. Bari veterinere götür şerrefsiz! Ne diye üstüne çöpe atıyorsun... Senin hatan yüzünden daha fazla can çekişsin, acı çeksin diye mi?!

Kedicik, daha üç dört aylık uysal cici kedicik şimdi kedi cennetinde. Sizin insanlığınız da tam da bu işte!

Ve ben aynı Ümraniye'deki okuma yazma dahi bilmeyen teyze gibi dev bir kedi olmaktan onur duyuyorum!


  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Kedi Hürrem için yardım talebi



Durum özetle böyle, olaylar Mersin'de geçiyor. Mersin'deki klinikler, varsa fakülte vs hakkında hiçbir fikrim yok. Kedinin sahibi öğrenci, yazları çalışıyor ama yeni başladığı için parası yok. Bu hastaneye gitmeye bir nevi mecbur kalmış çünkü bu ameliyatları yapan başka klinik de yokmuş.

Ekşi Duyuru'da okuduğum şöyle:

http://www.eksiduyuru.com/index.php?m=d&id=437404

(Ekşi Duyuru'da bir sürü yarrak kürrek cevaplar var. Onları es geçin, ben de yoksulluk sınırında yaşayan bir insanım mesela)  

Hastaneye o kadar çok 'Bu kadar para istenir mi yuh!' tepkisi gelmiş ki ben biraz önce aradım, hastaneye ulaşamayınca -numara düşmüyor-  Esra'nın sevgilisine ulaştım verdiği cep telefonu numarasından.

Şu an için 175 lira toplanmış durumda. Sanırım gelen tepkilerden sonra indirim yapmışlar ve kaldığı günler için gün başına ekstra 50 lira almayacaklarmış, acil yardım için 250, ameliyatlar için 750 talep etmişler, birden fazla kırık olduğu için ameliyat epey zorlu ama başarılı geçmiş. Önceden ödeme de talep etmemişler.

Neymiş birlikten kuvvet doğarmış, bu 175 lira dışında Esra'nın sevgilisi ekşi market'te -benim de bu oluşumdan yeni haberim oldu- iki adet ürün satışa çıkarmış kedinin masrafına takviye olsun diye.

Hatta ben yüzsüzlük yapıp kedi berte'ye veya aynı gün doğdu (bu cumartesi 7/7) diye yazdığımız kurtarılmış kedi Pırtık'a doğumgünü hediyesi almak isteyen, hem kediyi hem beni sevindirmek isteyen birileri olur, toplanırlar bir şeyler yaparlar diye twitter'a bile yazdım. Yaptım yani bunu, kendime hala inbanamıyorum.

https://twitter.com/deliberte/status/220973741948157953

Hem bir kediye yardım etmek hem de doğum günümde beni sevindirmek isteyen olursa:

https://twitter.com/deliberte/status/220974055476572161

External hd'min yenen usb kablosu ve çalışmayan adaptörü tek tek satılmıyormuş ihtiyacım olan bir şey üj bej kişi toplansa olur bence. Ya da belki kendisi isteyen vardır, yine kediye gider.

Gerçi içinde bulunduğum ahval ve şeraitte farklı ihtiyaçlarım var ama hem kedinin hem benim ihtiyacım olan bir şey olunca, söz konusu bir kedi ise yüzsüzlük bile yaparım dedim. Oysa Avrupa yöntemi ile ihtiyaç duyduğum basit ve ucuz şeyleri yazıp ille de bir şey almak isteyen olursa bunlardan seçsin diyecektim.


Hürrem henüz bir yaşını doldurmamış ama doldurmak üzere. Bu kedinin sahibi ve yazıyı yazan kişi öğrenci, dilerseniz hibe, dilerseniz kendileri ile görüşüp borç verebilirsiniz. Önemli olan bu tip durumlarda birbirine destek olmak, tamam Hürrem bir sokak kedisi değil ama bir ihtiyaç söz konusu ve dileyen bir şekilde yardım edebilir.

deliberte kedi servisi gururla sundu.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS