zipirinsan. Blogger tarafından desteklenmektedir.
RSS
Post Icon

Lily you know there's still a place for dogs like us, the same blood runs in every paw

That sad story reminded me of lyrics of the song Lili

"for every step in any walk 
any town of any thought 
i'll be your guide 

for every street of any scene 
any place you've never been 
i'll be your guide "


Bu fotoğrafı ilk gördüğümde aklıma Auron'un Lili şarkısı gelmişti. 6 yaşındaki Danua cinsi Lily kör oluyor ve depresyona giriyor. Ta ki Madison'la karşılaşana kadar...

Madison sürekli Lily'ye yakın duruyor, yürürken vücudunu ona değdirerek ne tarafa gideceklerini gösteriyor.

Lily ve Madison bir diğeri yanında olmadan hiçbir yere gitmiyorlar, aralarındaki bağ çok güçlü.

Herkesin bir arkadaşa ihtiyacı var.



  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

kittens mittens

The three little kittens, they lost their mittens, 
And they began to cry, 
"Oh, mother dear, we sadly fear, 
That we have lost our mittens." 
"What! Lost your mittens, you naughty kittens! 
Then you shall have no pie." 
"Meow, meow, meow." 
"Then you shall have no pie." 


The three little kittens, they found their mittens, 
And they began to cry, 
"Oh, mother dear, see here, see here, 
For we have found our mittens." 
"Put on your mittens, you silly kittens, 
And you shall have some pie." 
"Purr, purr, purr, 
Oh, let us have some pie." 

The three little kittens put on their mittens, 
And soon ate up the pie, 
"Oh, mother dear, we greatly fear, 
That we have soiled our mittens." 
"What, soiled your mittens, you naughty kittens!" 
Then they began to sigh, 
"Meow, meow, meow," 
Then they began to sigh.

The three little kittens, they washed their mittens, 
And hung them out to dry, 
"Oh, mother dear, do you not hear, 
That we have washed our mittens?" 
"What, washed your mittens, then you're good kittens, 
But I smell a rat close by." 
"Meow, meow, meow, 
We smell a rat close by."

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Cyrano nerede?

Merhaba herkes,

Ben yine Gölge, bugün dikişlerimi aldırdım, müthiş uslu bir kedi oldum. Yalnız gittiğimde ağladım çünkü bacım kedi cennetine gitmiş. Ben üzülmeyeyim diye söylememişler, Cumartesi gecesini çıkaramamış.

Pava durumumuz da şöyle: 100 pava borcumuz kaldı veterinere, başka da bir şey kalmadı... Soranlar olacaktır, elbette sokak kedisi (soked) olduğumuz için bir sürü pava da alınmadı falan.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Gölge beyden haftalık pati izleri

Merhaba ben bu sefer barok olmayan Gölge,

Çapkınım hovardayım


O ne kabustu öyle, kafamda devasa bir koni, adı Elizabeth miymiş neymiş, üçüncü gün bile yürürken duvarlara tosluyordum, mama kabından kuş yemi yer gibi mama yediğimden kedilik onurum incinmişti, hele o su kabı ve tuvalet döngüsünde Elizabeth'ime yapışan ve ıslanan kumlar... Elbette böyle bir "şeyi" çıkartmak için elimden geleni yaptım, sağolsun kız kardeşim de tüm yaramazlık eylemlerime destek verdi. Salı gecesi çıkarıp saklamayı bile başardık, bir saat aradı deli oldu Berte kedisi. Ertesi gün üçüncü ve son iğnem için veterinere gittiğimizde artık kafamda barokluktan eser yoktu çünkü gitmeye iki saat kala yine kızkardeşimle öyle bir yere sakladık ki Berte bulamadı bu sefer, yıldırdık onu miyahahav!

Veteriner gözümü pek bir beğendi, eğer mavi rimel sürmüşüm gibi duran dikişlerimi patilemezsem o korkunç şeyi takmama gerek olmadığını da söyledi, oynar mıyım ayol? Uslu uslu durdum ki satellite gibi gezmek zorunda kalmayayım.

Hoş, Elizabeth beni durduruyor muydu? Hayır! Bir gece önce Berte ikinciye mi ne kız kardeşimi yakaladı, Cyrano hemen mır tabi, kucakta bir mırlıyor bir mırlıyor, bir mutlu, kıskançlıktan öldüm. Bir de Berte'nin kolunu kızarana kadar yaladı mutluluktan, kıskançlıktan ve sinirden alnımın çatı çıktı yeminle, yürü ya Gölge dedim kendime ve ani bir saldırıyla Elizabeth'ten kafamı uzatıp kafasını kafasını ısırdım, huzurunu bozdum, Berte benim!

Kendimi yalamayı pek beceremesem de başkalarına gayet ulaşabiliyorum. Elizabeth'in tek iyi yönü Berte'nin koynunda uyuma hakkı kazanmak oldu, oğlunu bile geçici bir süre boşadı, beni aldı, oh mis! Ben ne yaptım kedi olarak? Gittim uyurken kulak memesini ısırdım, çığlık atarak uyandı. Benden hiç beklemiyormuş, bir daha yapmadım ben de :( Sadece ara sıra kulak memesini hafif hafif ısırır gibi yaptım o kadar. Sonra oğluyla benim yüzümden çok kötü fena kavga ettiler, o sırada abi kediye 'Ben sana körkütük aşıkken nasıl böyle bir şey düşünebilirsin?' diye bağırdı. Vay patisini! Körkütük aşık he mi? Benim adım Gölge, ben bu oyunu bozarım! Berte benim olacak! Cin cin baktım Berte'ye, zaten çok akıllı munis falan bir kediyim.

Veterinere gittim dedim ya, aynı gün doktora da gittim, o kısmı pek anlamadım ama doktor benimle pek bir ilgilendi, çok iyi bir kediymişim falan. Hatta kafesten çıkıp kucakta oturdum böyle bey bey. Dedi ki kulaktan çıkan tüyler Afrika'dan gelen atalarım karakallarda olurmuş, ay ne vahşiliğimi gördünüz ayol dedim. Zaten pek bir munis olduğum konusunda hemfikir oldu doktor. Ben de miyav dedim, bana dedi ki, siz kediler sadece biz insanlarla iletişim kurmak için miyavlıyorsunuz küçük bey, haberiniz var mı? dedi. Haberim yoktu, vay patisini! Ben de niye miyuvluyorum diyordum!

ATAM FARE YAKALARKEN

Atam fare yakalaya dursun, o kadar kedinin olduğu evden, hem de Kronik ablanın takıldığı odadan fare çıkması ise haftanın rezaleti oldu. Neyse ki bu Berte'nin kızı prenses gibi duruyor ama en kedimiz o çıktı, yakaladığı gibi bahçeye götürdü. O fındık faresinin de aklına şaşayım ben! Deli midir nedir? işte o gece hem tekir hem de dişi olması nedeniyle tam bir avcı olması beklenen Kronik ablanın kedilik belgesi elinden alındı. Bir de sokak kedisi olacak! Meh!

Aslında boynumdaki olmasa ben de Berte'nin gözüne girmek için fareye girişirdim, patime bir şans geçmişti. Kaç gün kızını öve öve bitiremedi kıytırık bir fareyi yakaladı attı diye altı üstü. Gerçi her geçen gün ümidimi yitiriyorum, daha geçen gün bana bir kıza nasıl davranmam gerektiğini hiç bilmediğimi söyledi, ben? Hem de ben? Neymiş kızların bacakları tırım tırım tırmalanmazmış! O değil de ciddi ciddi bir kıza nasıl davranmam gerektiğini öğrenmem lazım, yoksa bir kız sahip hayalim suya düşer, miv :( Var mı öğretecek birileri? Kedi olur, insan olur? Kedi ablayı, belli etmedim ama, epey kıskandım. Böyle cin cin baktım yine.

Yarın dikişlerim nihayet alınacak, rimellerim silinecek. Bir tek sümüğüm tam geçmeyince Berte artık üzerine sümük atmayayım diye veterinere sordu, veteriner de kız kardeşime de içirilen iğrenç ilacı önerdi. Meğer neler çekmiş benim bacım o ilacı içerken, sonra turp gibi oldu ama olsun. Daha dün gece ilk kez içtim, ortalığı yıktım. Yarın dikişlerim alınırken ilk manikürümü de yaptıracakmışım o yüzden. 

Bacım demişken, bacımla ilgili haberleri az buçuk atladım. Olaylar ummadığımız gibi gelişti. Normalde bacım önümüzdeki hafta sonu göz ameliyatını olacaktı, randevusu alınmıştı. Pava durumumuz da iyiye gidiyordu, çok azıcık bi bişiler kalmıştı derken...

Bahçede Halloween kutlamaları
Arkada görünen cadı Suzi abla

Halloween kutladık anacım kutlamaz olaydık! Ben mumlara girdim. Bir mumdur, iki mumdur oynarken üst baş paso mum oldu. Yandım sandım. Berte peşimde deli oldu, divane oldu. Zaten Elizabeth sürecinde bezdirmişim. Nefes bile aldırmamışım. Yaramazlık diz boyu derken o da ne? Yerde ne gördük? Cyrano kusmuş! Hem de öyle normal de değil, böyle tel şehriyeler var koyu sarı kusmuğun içinde. İki yerde daha çıkınca Berte fenalık geçirdi. Kız bir şey yemiyor, onun mamasını da ben yemişim. Kusuyor, ortada hiç yok, nerede olduğu belli değil. Burada bilimsel bazı mırnavlardan bahsedeceğim:

 işte o kusmuk!

Bu gördüğünüz tipik bir mide bağırsak paraziti olup mide ve bağırsaklarımızda yaşarlar. Bunlar ölü taklidi yapıyordu ya da kımıldayan şeyler zaten değiller. Dışkımızda da görülebilirler, bunları gördüğünüzde korkmayın. Kedinize iç dış parazit tedavisi uygulatın ki bu ense ilacı, aşı gibi şeylerden oluşuyor. Berte ben bunları yalayıp yutuyorum ben de bir şey kullanayım mı dedi gördüğü manzaraların dehşeti içerisinde, dışkımızı yemedikçe veya biz gidip Berte'nin yediği şeye pislemedikçe ona geçmesi mümkün değilmiş. Bir an beni artık yalayıp yutmayacak diye çok korktum.

Bir de daha tehlikeli olan ve ölüme götüren kalp parazitleri var, bilgi olsun diye yazıyorum. Eskiden Türiye'de görülmezken iklimin değişmesi ile (kedi burada küresel ısınmaya pati atıyor) Türkiye de bu parazit türünün görülmesine elverişli bir yer haline gelmiş ama neyse ki biz kediler şimdilik yırtmış görünüyoruz, şimdi köpekler düşünsün!

Halloween gecesinde ben

İşte böyle kedilikler söz konusu olunca ve Cyrano hanımın dışkısı kum kabının dışında ve parazitli yer alınca ertesi gün biz yine doooğru veterinere!

Benim tek gözü görmeyen bacılarımı kafese tıktılar!
meh, beni de :(

Cyrano'yu yakalamak şaşırtıcı derecede kolay oldu, Berte'ye göre su kaybı vardı. Gittik veterinere bir güzel her türlü parazit tedavimiz oldu, Berte dedi ki bu kedi iyi değil, sizde kalsa bir gözlemleseniz? Cyrano'yu orada bıraktık öyle. Bacım, mav :(

Ertesi gün yani dün Berte bizimle yatıp kalkan ve boş vakitlerinde tüy kardeşiyiz demeyip bizi döven Kronik ablayı da parazit şeysine götürdü, böyle imdat şeysi gibi. Bacım ilk kez Berte gidince ayağa kalkmış, sevinmiş, kendini sevdirmiş, mutlu olmuş falan ama haberler kötü miyav :( Cyrano gençlik hastalığına tutulmuş, yemiyor içmiyor, serum vermişler pati sarılı...

Berte de durumunu pek iyi görmemiş, buna rağmen içeriden Berte'ye miyuvlamış, kendisi hala orada kalıyor. Hafta sonunu atlatabilirse belki bir şansı var ama ameliyat hayalleri, belki sahip hayalleri kurarken kızcağız canı ile uğraşıyor şimdi. Onun ameliyatına ayırdığımız pavalar da tedavi masraflarına gitti hep, gelecek bir takım pavalarla ödeyemediğimiz kısmını da öderiz, pavası neyse veririz yeter ki Cyrano iyi olsun :( Yarın gittiğimde kendisini bizzat ziyaret edeceğim Barbaros Veteriner Kliniği'nde (ziyaret etmek isteyen olursa), size de umarım iyi haberler veririm. Veremezsem de herkes elinden geleni yaptı.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Barok Gölge'den ameliyat sonrası (postop) notları

Barokluk ne güzel

Merhaba efendim,
Bugün benim için zor bir gün müydü bilemiyorum zira kendisi narkozun etkisi ile biraz bulanık. Ameliyatla barok oldum. Hayran kitlemin bir açıklama beklediğini bildiğim için hemen bilgisayar başına geçeyim dedim.

Hemen bilgisayar başı

Elbette geek olduğum için bununla yetinemezdim, bir de üzerine oturdum ki berte düştüğüm halleri, beni nasıl boğazda balık yiyeceğiz diye kandırdığını yazamasın. Aç bıraktı beni pis, gerçi gece durumu anlayıp bir arkadaşından yardım istedim ama anlamadı :( Niye anlamıyorlar ya? Şu dünyada evin insanı uyurken chat yapan kaç kedi var? İşte o chat:

[14:44] republic: ö
[14:45] pennell: are you trying to say something?
[14:45] republic: 4107
[14:45] republic: ,,3,0000000
[14:45] pennell: phantom? lili?
[14:45] pennell: golge?
[14:45] pennell: :d
Arada artık ne yaptıysam, bu arada fark etmişsinizdir, İngilizcem de var:
[15:00] pennell: libby?
[15:00] pennell: you're freaking me out
[15:00] pennell: what's going on? o.o
[15:10] republic: yes gölge
[15:10] pennell: jesus!
[15:10] pennell: lmao
Tam bu noktada yakalandım:
[15:10] (berte) : just woke up
[15:11] (berte): what happened?

Neyse...


Bu işler benden sorulur

Yukarıdaki fotoğrafta yeni ameliyat olmama rağmen amma yakışıklı çıkmışım ha! Göz rengim photoshop değildir. Sahip adaylarıma duyurulur. 

Benim ameliyatım biliyorsunuz gözümü kaybetmemem için acildi, previously on Gölge ve kız kardeşi: http://bigcatsdiary.blogspot.com/2013/10/golgelerin-gucu-adna.html Göz kapağım ucundan azıcık kesilip gerdirildi, bir nevi göz sünneti oldum. Artık içe giren kısımda gıcıklık oluşmayacak. İki defa daha ameliyat ve berte'nin üzerinde yeni bir sanat akımı oluşturduğum sümüklerim nedeni ile antibiyotik cısı olmaya gideceğim. Göz pomadımı berte maalesef almıştı ve uyguluyordu üzerimde, hayvanlara özel olduğundan deney yapıyorlar diye cıngar çıkaramadım. Şimdilik mavi rimelli takma kirpik gibi görünen dikişlerimle geçirmem gereken temiz bir on günüm var. Sonra dikişleri aldıracağım ve oley! 

Bu fiyongun neresi barok?

Bu arada barokluk çok moda diye başıma şu naneyi geçirdiler, ben eve dönerken taşıma kabında onu bir güzel çıkarınca tekrar çıkaramayayım diye üzerine bir de kırmızı kurdele ile paket oldum. Neymiş gri üstünde kırmızı harika duruyormuş, kedide değil o! Kedide değil!

Kedi hediye paketi

Dedim madem barok modası var, sen niye uymuyorsun? Yok efendim kıyafetleri terzideymiş de, kızlar bu kadar sade olamıyormuş işleri uzun sürüyormuş da... Ben yine de peşimden koşturuyorum, oraya buraya sanki mesafeyi ayarlayamıyormuş gibi tosluyorum, mama kabını dağıtıyorum, su kabında su balesi derken kafamı oraya buraya sürtüp çeşitli yaramazlıklar yapıyorum ki peşimden ayrılıp tuvalete bile gidemesin, giderse de peşinden gidiyorum. Tüylerimi ona yalatıyorum, boynumu ona kaşıtıyorum. Elisabeth'i çıkarana kadar böyle.

Şimdi de pava durumu:
Benim ameliyat acil olduğu için pava toplanmasını bekleyemedik, bir de havalı yerde oldum, Etiler'de Erdem hoca (koskoca profesör) yaptı. Normalde kız kardeşimi Barbaros Veteriner Kliniği ameliyat edecek ama berte de can, ikimizle birden baş edemezdi. Yaptığımız ankette kafamıza göre veterinere verelim diyenler benim adımı verip Gölge ve salak kız kardeşi için diye yazdırabilirler. Bu yöntemle bugün (kredi kartı seçeneği vav)200 pavamız oldu. Diğer yöntemle 240 pavamız oldu, yarın 100 pavamız daha olacak, söz verilmiş ama miktarını bilmediğimiz bir takım pavalar var. Aslında herkes beş on elinden ne geliyorsa verebilsin diye grup hediye açacaktık ama bkz: bir önceki yazım. Tanıyanlar veya veterinere gitmeyi düşünenler beş on yirmi pava verebilir, amaç tek seferde çok pava vermek değil ki gözlerimizi kurtarmak. Sonra gelsin sahipler!

Bize hiçbir şekilde ulaşamazsanız sourcatberry@gmail.com adresine yazabilirsiniz. 







  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Gölge'lerin gücü adına!

Merhaba ben Gölge,

Yaklaşık üç dört aylık bir kediyim, annem Göttenbacak -anamın adıyla dalga geçeni hacamat ederim- müthiş korkak bir kedi, bizi de öyle yetiştirdi, kızkardeşimi ve beni.

İkimiz de tüm yaz Berte'ye tek gözümüz kapalı baktık, o da çapkın olduğumuzu düşündü çünkü yanaşınca korkup kaçtık. Ben delikanlı bir kedi olduğumdan büyük bir cesaret örneği gösterip usul usul yanaşmaya başladım. Önceleri elinde torba olan zamanları seçtim yaklaşmak için ki eli kolu dolu olsun, beni yakalayamasın. Sonra aleni bir şekilde bacaklarına sürünmeye falan başladım, bu arada gözümü silmekten falan bahsediyor, neden bahsettiğini anlamadığım için hafif tırsıyorum. Kızkardeşim benden tırsak, günler geçiyor derken...

Yakalandım, doğru eve, yüzüm gözüm silindi, kötü bir şey değilmiş, içeride yemekler de daha iyi, sonra doğru bahçeye geri kaçtım. Birkaç gün böyle sürünce gözüme ilaç da sürmeye başladı, vızıklanıyordum ama kendi patilerimle ertesi gün yine eve dalıyordum. Gözümden ise pimpis şeyler akmaya devam ediyordu.

Öyle günlerden birinde, gece vakti dışarıda kendisine binbir türlü kur yaparken ilk kez adımı söyledi: Gölge. (Ardından da bir eyvah dedi, anlayamadım) Ben de adıma uygun olarak gölge gibi peşine takıldım o gün bu gün.

Benden on yüz bin kat daha ödlek kızkardeşimin de gözünde sıkıntı vardı ama o hep tüyüyordu. Bir gün tüyemedik ve ikimiz de doğru veterinere... O garibimin ilk yakalanışıydı, ilk yakalanışta veterinere gitmek pek hoş olmasa gerek.

Haberler ikimiz için de pek iyi değildi. Onun bir gözü enfeksiyondan tamamen gitmiş durumdaydı, alınması gerekiyordu diğer göze atlamasın diye. Üzerine bir de üşütmüş, önündeki günler yakalanıp göz temizliği, Ba-cipro pomad ve antibiyotik içirilmekle geçince bir daha yakalamak bugüne kadar mümkün olmadı.

Gölge (el ele tutuşurum)


Hadi onun gözü belliydi, peki ya benim göz? Benim göz daha gıcık çıktı, çünkü entropium varmış, göz kapağım içeri doğru girdiğinden orada pis pis şeyler birikiyor ve gözümü kaybetme riskim var, haydaaa...

Cyrano (kız kardeş)


Bir süre antibiyotikli pomad sürdü Berte gözüme, bazen bu şekil de iyileşebilirmiş gözler, iyileşme oldu ama ilaçla geri dönüşü mümkün olmadığından piyango bir şekilde ameliyat olmam gerektiği kesinleşti. Hatta haberim yok ama bu cumartesiye üstelik hocadan randevu alındı bile, ne ibiş bir kediysem hep gittiğimiz yer yapamıyor ameliyatımı, hocaları yapacaki 600 tane pava üstelik, kızkardeşimin ise gözünün tamamı alınacak, sadece 400 pava.

Paçoz Cyrano tedavi öncesi


E biz sokak kedisi olduğumuz için pavamız yok tabi, Berte'ye dedim madem bu estetik ameliyat (öyle kandırdı, göz kapağını gerdireceğiz genç görüneceksin, yuva bulman kolay olur diye) gelecekteki ev kediliği kariyerim ve gözümü kaybetmemem için önemli. O zaman bir fon aç, bi bişey yap.

Hem ameliyat sonrası genç görünmesem bile geçenlerde rastladığım kedilerine üç dört aylık bir kedi arkadaş arayan çift bana bir umut oldu. Ponponlarım olduğu için mülakatta elendim, yoksa şu an Berte'nin kedilerinden dayak yemektense kendi evimin prensiydim. Prens Gölge.

Bulaşıklara yardım ederim, ben erkeğim deyip kenara çekilmem

Aslında bir insan niye beni istemez anlamam, müthiş munis bir kediyim, yakışıklılık desen o biçim. Tüy desen kulaklarımdan bile çıkıyor, neyse ki insan değilim de güzel kızlar ıyy yerine ay çok yakışıklı diyor benim için. Makyajım güzelmiş, her gün tazeliyorum, olsun tabiy. Bilgisayardan da çok iyi anlarım, boyunda ve ayak ucunda yatarım, kucak severim. Tam aradığınız kediyim. Özetle bir kediden bekleyeceğiniz her özelliğe sahibim, daha ne istiyorsunuz?

Portatifim

Sizi bilmem ama ben kızkavdeşim ve benim ameliyat masraflarım için pava istiyorum. Üç beş atarsanız ben yarı kör, kızkardeşim tam kör olmaktan kurtulur. Onun adı galiba Cyrano, bu gece Berte 'Cyrano nerde? Cyrano nerde?' demiş, gelmiş bu salak. İçeride oynuyoruz şimdi, Berte'yi de rahat bıraktım ki yazabilsin. Onu almak ister misiniz bilemem ama fotojenik olmadığından olduğundan çirkin çıkmış fotoğraflarda hep, demedi demeyin, kızkardeşim güzeldir, benden daha korkaktır ama kucağa alınınca mırıldaktır.

Çünkü başka yer yoktu


Özetle ev de pava da arıyoruz efem! Mav!

Nasıl olacak derseniz bir anket yaptık: http://strawpoll.me/594697

(grup hediyesi kurmayı beceremediğimizi de ekleyelim, salak mıyız neyiz?)

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Siyah Van Kedisi

Efenim hep burada yok yuva aranıyor, yok kediyi yıkadık nasıl kurulayacağız, yok mama yetiştiremiyoruz ayol gibi yazılar akıtıp duruyoruz, bir sefer de siyah Van kedisi yayınlayalım, niye bizim kedi videolarımız yok? Çocuklarımız kedi videosuna hasret mi büyüsün?


İşte tam da bu nedenle artık kedi mi dersiniz puma mı dersiniz pars mı, bu heyvanatın fideosunu paylaşmayı borç bildik dev kediler olarak.

Şu gözlere bak! Yakışıyo mu kediii?

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Mature İran kedisi yuva arıyor efem

Fotoğrafta gördüğünüz, duyuruda konusu geçen sağlıklı Acem kızımız sahibinin alerjisi çıkması nedeni ile yeni bir yuva arıyor. Kısırlaştırılmış, değil karnesi aşısı, pasaportu bile var, kendisi ile Avrupa seyahatlaerine çıkabilir, Afrika'da filleri sevebilirsiniz. Özellikle marka kedi almak istiyorum ama pet shop'tan başka seçenek yok diyenlere duyurulur. Kendisi Beşiktaş'ta ikamet etmektedir. Ay pek de bilmiş.


http://www.eksiduyuru.com/duyuru/675507/

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Antalya'dan üç bacaklı bir Golden yuva arıyor


7 8 aylık bu yakışıklıyı sokağa atmışlar, garibim sokak köpeklerinin saldırısına uğramış, üç bacaklı olduğundan mı artık, golden olduğundan mı kendini koruyamamış. Şimdi de ev arıyor, bahçe arıyor, güvende olacağı bir yer, dizine başını koyabileceği bir sahip arıyor. Daha detaylı bilgi için ilandaki numarayı aramak gerekiyor.

Şunu özellikle belirtmek isterim ki bir hayvanın üç bacaklı olması sadece sizin gözünüzde sorun, sizi şaşırtacak derecede herkes gibi onlar da.

Şehri Antalya ama siz almak istedikten sonra Fizan'da da olsa gidip bu yakışıklı köpüşü alırsınız bence.

https://www.facebook.com/cimcime.duman/posts/726191280729967

İletişim : 0 537 612 78 74 Yer : Antalya

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Direnişte kaybettiğimiz tüm canlara ve Zıpzıp'ın anısına

Direniş süresince pek çok hayvanımız da atılan gazlardan etkilendi ve yaşamını yitirdi. 


Olaylar sırasında bilinen 8 köpek, 63 kedi, 1028 kuş ölümü olduğu kayıtlara geçmişti. 



Direnişin vicdanı olan herkesi öfkelendiren bir başka yüzü oldu bu ölümler.



Bu sayılar bildiğim kadarıyla sadece Gezi çevresi için geçerli. Zıpzıp ve bilmediğimiz daha niceleri bu sayılara dahil değil. Beşiktaş'ın deli gibi gazlandığı o günlerde sokaklarda deli gibi -akıllı insanın harcı değildi zira- baktığımız sokak kedilerini aradım. 

                                                       

Bulamadığımda da saklanmış ve güvende olduklarını ümit ettim, tutabildiğimi evime aldım. Zaman içinde sokakta baktığımız, hepsinin birer adı, tarihçesi olan bu kedişler karşıma çıktıkça da sevindim. Zıpzıp hariç...


Antarktika direniyor!

Zıpzıp'ın gazdan öldüğünü neredeyse sahibi diyebileceğim, benim gibi sokak kedilerini her türlü gözeten doktor arkadaşım söylediğinde sesi titriyordu. Zıpzıp'ın yavrularının ikisi de ayrı ayrı trafik kazasında -dar sokaktan caddeye çıkmak isteyen holding araçlarının altında kalarak- ölmüştü, arkadaşım için de ayrı bir yeri vardı. Kim bilir böyle kaç can gitti?


Açıkçası bu tip durumlarda hayvanları oradan uzaklaştırmak ve yüzlerini gözlerini, gerekirse tüm vücutlarını antiasitli(Talcid, Rennie, Gaviscon) su ile silmek hariç ne yapılır hala bir bilgim yok.



Tüm vücutlarını kısmı özellikle yalanarak temizlenen kediler için geçerli. Üstüme başıma gaz sinmiş, yarı baygın eve gelip yatağa uzandığımda -kendimi gördüğüm ilk yere attığımda- kedilerim gelip yüzümü yalarlardı ve içim acırdı. Kendi tüylerindeki yetmedi bir de benden zehirleniyorlar diye. Öyle ki şöyle bir şey mümkün olsa hepsine maske alacağım:


Ve son olarak 28 Eylül'de hayvan hakları ile ilgili basın açıklaması yapmak isterken gözaltına alınanlar için
hala ve ısrarla:



Pisi: Süreç boyunca arşivinize attığınız veya kendi ürününüz olan her türlü görseli sourcatberry@gmail.com adresine gönderirseniz zaman zaman biriktirip buradan yayınlamayı düşünüyorum.


Gümüşlük'te 4 kedi, 8 köpeğin zehirlenerek öldürülmesini protestodan bir kare

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Dünyadaki en tehlikeli hayvan

Haberi okuyalı neredeyse iki hafta geçmiş. Elim bir türlü gitmedi, bu kadar uzun bir sessizliğin arkasından güzel bir haberle dönmek isterdim ama nafile...


Bu seferki yazının konusu ne kedi, ne köpek, ne tavşan, bir ayı. Bir anne ayı ve yavrusu. Haberi okuduktan sonra kendime sorduğum tek soru bu oldu: Neden insan? Neden bu kadar vahşi olmak zorundasın?



Çin'de o kadar ot çöp varken ayı safrasını birçok hastalığı tedavi ettiği gerekçesi ile korkunç koşullarda elde ediyorlar. Ameliyat olduğunuzu ve devamında iç organlarınızın sürekli açık bırakıldığını düşünün. Çocuğunuz var, yan kafeste, onu bekleyen gelecek de aynısı. Elinize geçen ilk özgürlük fırsatında ne yapardınız? O haldeyken kaçmak gibi bir ihtimaliniz yok. 

"İlk iş olarak yan kafeste bulunan yavrusuna sıkıca sarılarak boğan anne, görevliler müdahale edemeden öfkeyle kafasını duvara vurarak intihar etti. "

İnsana dair intihar vakalarında neden yaptı diye sorulur ya, sebep asla tek başına, giden insanın ruh hastalığı değildir aslında. Burada ise dış etkenler kör edecek kadar gözümüze sokuluyor. Tek bir soru kalıyor geriye: 

Neden insan? 

Haberin linki: http://www.sabah.com.tr/Dunya/2013/09/16/ayinin-intihari

"Akıbeti aynı olmasın diye yavrusunu boğan işkence mağduru ayı, sonra başını duvara vurup intihar etti."

"Bu gördüğünüz dünyadaki en tehlikeli hayvan, her yıl milyonlarca ölümün sorumlusu.
Yanında bir köpek balığını huzur içinde yüzerken görüyoruz."


  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Hayvanlara neden yardım etmeliyiz?

Yazılmış var diyerek copy paste'in hastası olacağım, hatta duble copy paste. Malum artık her şeyin dublesi makbul.

"neden hayvanlara yardım etmeliyiz?" hususunu anlamaya dair çok güzel bir entry yazmış, sözlük'ten matchgrip çok güzel bir entry yazmış, hayvanların sefaletinden onları evcilleştirmek adına doğadan koparan biz insan ırkının mesul olduğunu tane tane anlatmış.

her olayda bunu düşünmekten aciz insanlara, hayvanlara yardım etme zorunluğulumuzu (evet, zorunluluk) anlatmaktan yorulduysanız şu entry'nin çıktısını alıp verin, okusunlar.

"senin büyük büyük deden ve onun arkadaşları, doğada rastgeldikleri birkaç tür hayvanı, "bu hayvanların günlük yaşamımızda bize çok faydası dokunur" diye düşünüp evcilleştiriyorlar. çiftliğimi korur, evimi korur, hayvanlarımı korur, sürümü güder, avlanmama yardımcı olur, haşerelerden korur, fare avlar, çocuğumu eğlendirir falan filan. bu hayvanlar dağlardan, ormanlardan, yeşilliklerden alınıyorlar ve taş toprak şehir hayatına adapte ediliyorlar. ha onlar için sorun yok, örneğin köpek, dünyada adaptasyon yeteneği en yüksek olan canlılardan biridir. her türlü ortama ve düzene, çok kısa sürede adapte olabilirler. fakat bu gerçek, sokağa adapte olmuş bir sokak köpeğinin sefil bir hayat sürdüğü gerçeğini de değiştirmiyor. her neyse, varan biri geçtik. bu hayvanlar aramızda, neden? çünkü deden. burada anlaştık.

varan iki, istatistiksel olarak, misal bağdat caddesi ve çevresinde yapılan gözlemlere göre, satın alınan her 4 köpekten 1 tanesi sokağa atılıyor. bunu genele yayarsan durum pek iç açıcı değil. gün geçmiyor ki sokaklarda cins cins köpekler görmeyeyim. köpek beslemek nedir, nasıl bir sorumluluk gerekir, nelerden feragat etmek icap eder, bunları bilmeden, öğrenilmeden, hala günümüzde "kız arkadaşına doğum günü hediyesi", "oğluna karne hediyesi" falan diye köpek alan o kadar çok insan var ki. yazlıklarını yazın korusun diye köpek alıp, kışın dönerken köpeği sokağa salan, ertesi sene yine üç aylık başka bi bekçi köpeği alan insanlar falan var. yani sokaktaki bu hayvanların sayısı bir türlü azalamıyor çünkü sokağa atılma durumu var. barınaklar zaten ağzına kadar dolu, "bu hayvanlara neden yardım ediliyor ki, insan değil bunlar insan?!!!" diye ağlayan adamın hayatı boyunca bir tane bile barınağı gidip görmediği o kadar belli ki yani, bu kadar belli olabilir. üst üste yatan köpekler, kolu bacağı gözü kuyruğu kulağı olmayan köpekler. hastalıktan yemek yiyemeyen, göt kadar kafesteki hareketsizlik yüzünden eklemleri sikilen, bakımsızlıktan, ilgisizlikten perişan olmuş köpekler.

eğer bir barınağa bir gün yolun düşerse, ki düşmeyecek, görüceksin ki hepsinin gözlerinde ortak bir bakış var. ara ara gelen cinsten böyle. bi anlamamazlık bakışı. "biz niye burdayız, niye kafesteyiz?" bakışı. hadi bunlara çok kafa yoramıyorlar sadece genel bir mutsuzluk olarak üzerlerine yansıyor. ama önlerinden geçen her insana attıkları bir "niye senle gelmiyoruz" bakışı var ki. işte bence olayın koptuğu nokta burası. hadi birader, git açıkla bakıyım ona, anlat. neden orda olduğunu anlat. neden kafesini 100 tane köpekle paylaştığını anlat. ve oraya kadar gitmişken neden senle gelmediğini de anlat. anlatabilir misin?

anlatsana oğlum. yoksa anlatamıyor musun? o zaman o anlatsın derdini sen dinle. en azından o içini dökmüş olsun. öyle de mi olmuyor? bu hayvanlar "abi çok açım", "abi 2 aydır kalçam çok fena ağrıyor yürüyemiyorum" falan diyemiyorlar mı? hacı, bu hayvan kalçası hayvan gibi ağrıyorsa yatıyor bir köşeye, kalkamıyor. açlıktan kemikleri sayılıyor, gözlerini umutla açıp yemek beklemekten başka bir şey yapamıyor. oğlum bu hayvanlar perişan halde lan. ölüyorlar ardı ardına. ne günahı var oğlum o hayvanın? doğar doğmaz pet şopa satılmışsa, hediye olarak alındıysa, ilk sıçtığında sokağa atıldıysa, trafik kazası geçirip arka ayakları felçi barınağa atıldıysa, ne günahı var oğlum o hayvanın? onun başına ne geliyorsa, sorumlusu biziz. bu kadar basit. bu kadar net.

bari izin verin de karınları doysun lan. vicdansızlar. allahsızlar. o hayvanlar bizi nasıl seviyorlar keşke bunu da bilebilseniz. keşke hepiniz hayatınızın bir döneminde hayvan sevgisini tadabilmiş olsaydınız."

http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=31981635

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS
Post Icon

Kedi Mazlum'a kedi hediyesi


Mazlum şiddet görmüş sokak kedilerinden sadece biri, dövülüp felç bırakılmış. Son anda şansı döner gibi olmuş, bir kliniğe yatırılmış, masrafları kısmen karşılanmış, kısmen de karşılanamamış. Tek kişinin üzerinde olunca ancak yarısı karşılanabilmiş.Muhtemelen şimdiye kadar olan kısmı karşılayan kişi kedinin yeni sahibi olacak, Pırtık beyin benim evime ve hayatıma yerleşmesi gibi, yine de eve ihtiyacı olursa mavlayacağız.Mavlıyoruz: evet eve ihtiyacı olacak. Is there any Sahip out there?

http://www.eksiduyuru.com/duyuru/553732/dovulup-felc-birakilan-kedi-mazlum-un-tedavisi

Şu linkten daha detaylı bilgiye ulaşılabiliyor:

https://miyuv.wordpress.com/2013/02/02/mazlum-felcli-degildi-siz-yaptiniz/

Hayata epey tutunmaya çalışan bu kediciğin fotoğrafları ve videolarına direkt link:

https://www.facebook.com/media/set/?set=a.4278977014983.2149274.1303016727&type=1

Daha bebek olan bu pisiciğin tedavi masrafları için pavaya ihtiyacı var, kedinin hediyesi 1 lira 2 lira 5 lira, gönlünüzden ne koparsa:

http://www.gruphediye.com/Group/URRgeVi4

Kediye hediye verecek yüce gönüllülere duyurulur, patiyle.

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • RSS